23 Haziran 2010 Çarşamba

Selülit Sabunu



Selülit, kadınların korkulu rüyasıdır! Her sene milyarlarca dolar harcanıyor bu rahatsızlığın telafisi için. Kimi krem kullanıyor, kimi spor yapıyor, kimi masaj. Avuç dolusu para harcıyor kadınlar. ASC firması, ürettiği sabunlarla selülite savaş açtı ve şimdi Avrupalı kadınları bu dertten kurtarıyor.

ASC Genel Müdürü Serhat Kelemci, temeli 1997’de atılan ASC’nin ilk üretimini 1999’da ilk üretimini gerçekleştirdiğini bildirdi ve 2000 yılında ise ürün grubunda çok önemli değişiklik yapıp ihracata yöneldiğini bildirdi. Bugün üretiminin yüzde 90’ını ihraç eden ACS’nin selülit sabunu ile Avrupa ülkelerinde çok sükse yaptığını ifade eden Kelemci, sorularımızı; şöyle cevaplandırdı:

Hedefiniz ne?
Kelemci: “Bizim hedefimiz, piyasada olmayan veya olup da pazarda hakkı olan yere gelememiş ürünleri bulup onları piyasaya çıkarmaya çalışıyoruz. Farklı olmak isiyoruz yani. Farklı olmak bize hem fiyat avantajı sağlıyor, hem de pazarımızı daha hızlı büyütme imkanı veriyor.”

En sükseli sabun
Selülite iyi gelen sabunlar da bunlardan biri mi?
Kelemci: “İyi geliyor, sözü belki çok iddialı bir söz olur ama selülitlerin giderilmesine yardımcı olduğu doğru. Bu ürünü henüz iç piyasaya sunmuş değiliz ama ihracat yaptığımız ülkelerde çok sükse yaptı. Dün bu üründen 10 adet alan distribütör, bugün 50 alıyor. Bu da bu ürünün tuttuğunu gösteriyor.”

Bu ürün neden yapılıyor?

Kelemci: “Bu ürünün imalatında kafein içeren ‘guamana’ bitkisinin özü kullanılıyor. Bu bitki Brezilya’da üretiliyor ve içinde kafein olan tek bitki. Bu hammedenin cilde birebir etki yaptığı hususunda her türlü sertifikalar var elimizde. Satıcı firmadan aldık bunları. Ayrıca bu üründe kayısı çekirdeği tozu kullanıyoruz. Bu toz, cildi adeta tırnak gibi kaşıyor ve dolayısıyla vücudun kan dolaşımını kolaylaştırıyor.”
Enteresan!
Kelemci: “Sabunun özel bir üretimi var. Sabunun üzerinde özel partiküller mevcut. Selülit, cilt altındaki yağ tabakası tarafından çevrilmiş su birikintisi. Kan dolaşımının yeterli olmaması bu tabakaların oluşmasına sebep oluyor. Bu sabunları elle tutup selülit bölgelerine kolayca sürmek mümkün. İçinde kayısı çekirdeği tozu bulunan partiküller vücuda temas ediyor ve kan dolaşımını sağlayan bu temas ‘guamana’ özünün cilde etki yapmasını sağlıyor.”

Doğu Bloku ülkeleri istiyor

Sabunun görüntüsü elektrikli masaj aletine benziyor.

Faydası ne?

Kelemci: “Bu uçlar, sabunun problemli bölgelere birebir temas etmesini kolaylaştırıyor. Erime teması zayıflatır. Bu sabunlar erime olsa bile bu partiküller sayesinde temas devam ediyor.”
Hangi pazarda satılıyor bu ürün?
Kelemci: “Polonya, Azerbaycan, Bulgaristan ve Romanya gibi ülkelerde satıyoruz. Bu tür sağlık setleri aslında çok pahalıdır. Bizim ürünümüz ise emsallerine göre daha ucuz ve etkili. Dolayısıyla ilgi görüyor.”
İç piyasada neden yok bu ürün?
Kelemci: “İç piyasada yoğun ilgi göreceğine inanıyoruz aslında. Biz iç piyasada fazla örgütlenmiş bir firma değiliz. Bu ürün için örgütlenelim, desek bile kolay olmuyor bu. Market ve eczanelerde satılması gerekiyor. 2004 Haziran’ına kadar ancak yapabileceğiz bu örgütlenme işini.”

Sabun kullanmak bir kültür.

Sabun kepeğe iyi gelir mi?

Kelemci: “Sabun kullanmak kültürel bir hadise. Cildin özelliğine göre sabun kullanmak lazım aslında. Kuru cilt, nemlendirici sabun ister. Saç için de öyle. Sabun, kuru cildi daha da kurutur ve kepek meydana gelir. Şayet sabun cilde uyumluysa haliyle kepek de olmaz.”
Sabunun esas hammaddesi nedir?
Kelemci: “Sabunun esas hammaddesi donyağıdır.”
Zeytinyağı sabunu faydalı mı?”
Kelemci: “Tabii. Zeytinyağı, hammaddesi donyağı olan sabunda katkı maddesi olarak kullanaldığı gibi tamamen zeytinyağından yapılan sabunlar da var. İzmir ve Güneydoğu Anadolu’da zeytinyağından prina sabunu yapılır. Cilde çok faydalı sabunlardır bunlar. Taş gibi serttir ama kuru cildi nemlendirir. Ayrıca Akdeniz ülkelerinde de bu tür antik sabunlar üretiliyor. Diğer katkı maddeleri doğru kullanılmışsa cilde faydalı.”

Para kazanmadan yatırım yapılmıyor

Döviz kurundaki düşüş sizi de etkiledi mi?

Kelemci: “Etkilemez olur mu. Elbette etkiledi. Üretimimizin yüzde 60’ı ithal olmasına rağmen etkileniyoruz. Girdilerimizdeki artışları fiyatımıza yansıtamıyor ve dolayısıyla daha düşük kârla, bazen de kafa kafaya ihracat yapıyoruz.”
En büyük etki kârda mı görülüyor?
Kelemci: “Görünürde kâr ise de esas olumsuzluk yatırımda kendini gösteriyor. Kapasite arttırımı, AR-GE yatırımı ve pazar büyütme çalışmaları hep maliyete dayalı işler. İşletme para kazanmalı ki, yeni yatırım yapsın. İhracatta yaşanan düşük gelirli satışlar yatırımı baltalıyor ve yeni pazarlara açılmayı engelliyor.”
İhracat yaptığınız ülkelerde enflasyon problemi yaşayan yok mu hiç?
Kelemci: “Bu sorunuza maalesef, ‘Maalesef yok’ diye cevap vereceğim. Türkiye gibi ekonomik istikrarsızlığı olan ülke kalmadı. Doğu Avrupa ülkelerine, ayrıca Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan gibi ülkelerde bu tür proplem yaşamadık. Ancak, Venezuella gibi bazı ülkelerde siyasi çalkantılar bizi etkiliyor. Bu gibi ülkelerdeki kredili satışlar bizi ürkütüyor. Arjantin ve Brezilya’ya ise zaten satış yapmadık.”
Dış piyasada rakebet şartları nasıl?
Kelemci: “Dünya markalarıyla rekabet ediyoruz. Kolay değil tabii. Hem o ülkenin lokal ürünleri ile hem de Türk firmaları ile rekabet etmek gerekiyor. Şartlar oldukça çetin ama hem ucuz, hem kaliteli üretim yapabilirseniz pazar payınızı büyütme şansınız var elbette ki.”
Bunun manası ‘az kâr’ demek oluyor herhalde?
Kelemci: “Doğru. Maliyet unsuru çok önemli. Finas politikalarının ve maliyeti etkileyen unsurların çok iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Başarılı distribütörler bulmak da çok önemli. Reklam kadar etkili bu.”

Kozmetikte imajımız süper

İhracat tatmin ediyor mu?

Kelemci: “Bugün 82 ülkeye ihracat yapıyoruz. Kuruluş felsefemiz bu. Buna göre organize olduk. Hem ihracatımızı arttırmak istiyoruz, hem de ihracat yaptığımız ülke sayısını. Pazar payımız yüzde 9 ise bunu nasıl 15’e, 20’ye çıkarırız onun peşindeyiz şimdi. Lever’e fason üretim yapıyoruz. Lüx sabunları bizim tesislerimizde üretiliyor. İç piyasa ve Orta Asya’da satılan 100 gramlık kuşe sargılı Lüx sabununun tamamı ASC’de de üretiliyor. Bu da bizim için önemli bir referans. Bu üretim, ihracatımızı arttırmamızda da etkili oldu.”
Üretiminizin ne kadarını ihraç ediyorsunuz?
Kelemci: “Kapasitemizin yüzde 90’ı ihracata yönelik. Geriye kalan yüzde 10’un yarısını da lüx sabun üretimi. Geriye kalan iç piyasa. Çok küçük yani.”
Dış pazarın Türk ürünlerine ilgisi nasıl?
Kelemci: “Türk tekstil sektörü bugün tüm dünyada fırtına gibi esiyor. Made In Turkey, imzasını taşıyan bir konfeksiyon ürünü, gözü kapalı müşteri buluyor. Tekstil ve konfeksiyon satışı Avrupa ve Amerika’da nasıl çoksa, Türk sabunu ve Türk kozmetiğiyle ilgili de hep olumlu tepkiler var. Türkler yapmışsa, iyisini yapmıştır, deniliyor. Bu gurur verici bir imaj. Hepimiz bu imajı korumak için gayret etmeliyiz. Türk malı kaliteli, ambalajı düzgün, kokusu hoş ve hepsinden önemlisi fiyatı uygun.”

Sıvı sabunun cazibesi artıyor
Sıvı sabun pazarı hızla büyüyor sanki. Doğru mu bu tahminim?
Kelemci: “Türkiye’de sıvı temizlik grubuna olan ilgi son altı-yedi yıldır geometrik diziyle büyüyor. Bu kesin. Ancak, kalıp sabunda bu artış aritmetik oluyor. Pazar daralması yok ama büyüme fazla değil.”
Sıvı sabun neden tercih ediliyor?”
Kelemci: “Sıvı sabunun çok daha cazip sunma imkanı var. Ambalaj, renk, koku... hepsi daha cazip yapılabiliyor. Ayrıca daha hijyenik. Sabuna her el temas ediyor ama sıvı sabunu sadece tek kişi kullanıyor. Ayrıca ekonomik de.”

İnternette yalan mesajlar da var!

Size birkaç örnek vermek istiyorum. Bir süre önce çoğu kişiye gönderilen e-postada bir sıvı sabun markasından bahsediliyor ve onkoloji hastanesinde yapılan incelemelerde bunun cilt kanserine yol açtığının belirlendiği ileri sürülüyordu. Mesajın altında ‘‘Bunu, tanıdığınız herkese forward edin’’ notu da vardı. Yani, mesajın çığ gibi yayılmasını amaçlıyorlar. Bir başka mail, AIDS hastası birinin barlarda birilerine iğne batırarak hastalığı yaydığını anlatıyordu ve bunun altında da bir önceki örnektekinin aynı not vardı. Buna benzer örneklerle muhtemelen çoğunuz karşılaşmış olmalısınız. Bu gibi örnekler dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşanıyor. Hatta bu söylentiler kısa zamanda kıtalar arası yayılmalar gösteriyor.

Benzeri örnekler sağlık alanının dışında da var. İngilizce'de Hoax adı veriliyor bu tür duyurulara. Hoax'ın kelime anlamı ‘‘şaka’’ olabileceği gibi, ‘‘yanıltma’’ da olabilir. Eğer ‘‘şaka’’ anlamını ele alırsak, şakanın kimseye zarar vermemesi ve bir hoşluk içermesi gerekiyor. Sabun örneğinde olduğu gibi, bu tür ürünü kullanmış olan kişilerin, sürekli olarak ‘‘Ne zaman kanser olacağım’’ korkusuyla yaşaması nasıl ‘‘şaka’’ olarak nitelendirilebilir?

Bu tür mesajların altında ‘‘yanıltma’’ niyeti varsa, ya birileri sağlıklı ruhsal yapıda olmadığı için başkalarına manevi işkence yapmaya niyetleniyor ya da ticari çıkar nedeniyle bir anlamda ahlaksızlık yapılıyor.

Sıvı sabun örneği ile alınıp incelendiğinde adı geçen hastanenin bu tür bir raporunun olmadığı, herhangi bir hastanın bile söz konusu olmadığı belgelerle ortaya konuluyor. Üstelik bu sabun dünyada yaygın olarak ve güvenle kullanılan bir marka. Bu açıdan bakıldığında bunun altında yatan ahlaksızca bir ticari çekişme olduğu anlaşılıyor. Ama kaç kişi bu incelemeyi yapma imkánına sahip?

Böyle bir haber geldiğinde doğru ya da yanlış olduğuna emin değilseniz, lütfen başkalarına aktarmayın. Mesajın kaynağı başka birisi bile olsa, sizin aktardığınız dostunuz ya da arkadaşınız için kaynak sizsiniz. Eğer dostunuz için bir şey yapmak istiyorsanız lütfen doğruluğunu araştırın, doğru olduğuna emin olduğunuzda arkadaşınıza gönderin.

Birçok insan bu tür mesajlar yüzünden büyük sıkıntılar çekiyor. Doktor doktor gezen, tetkiklere büyük paralar harcayan, günlerce sıkıntı yaşayan bir dostunuzun bu evhamına sebep olduğunuzu düşünürseniz, hiç mi üzülmezsiniz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder